Beyaz Bacaklar 01
by sevilenn©
Hans bir Alman muhendisdi. Karisi Greta ile birlikte benim muhendis arkadasimin misafiri olarak Istanbul'a gezmeye gelmislerdi. Arkadasim Ali, Hans ve Greta'yi bogaz vapuru ile Anadolukavagina gezmeye goturmemi benden rica etti. Ali'nin cok yogun bir mesaisi vardi ve kendi davet ettigi muhendis arkadaslarina benim rehberlik yapmami istedi.
"Sevgi" dedi, "arkadaslarimi bogazda gezdir ama senden daha fazlasini isterlerse yapmak zorunda degilsin yani"
Ali'nin ne demek istedigini anlamadim ama fazla da uzerinde durmadim konunun.
Sabahleyin Hans ve Greta ile Ali'nin Maltepe'deki evinde tanistik. Ali arabasinin anahtarlarini bana teslim ederken bana iyice bakti, bakti, sonra da:
"Sevgi, ben sana herseyi yapmak zorunda degilsin dedim ama bu kiyafetinle sen bunlari cileden cikarirsin, sonra da is isten gecer haaaa" dedi.
"Ay nolmus benim kiyafetime" dedim.
"Su haline bir baksana, bu nasil bir bluz boyle, memelerin ortada, gorunuyorlar, belin acikta, pantolonun da sogan zari gibi incecik, yahu bu adam naapsin, kadin ne halt etsin simdi" dedi.
Bu kiyafet benim herzamanki normal kiyafetim olmasina karsilik Ali'nin boyle konusmasina hayret ettim. Hans'la Greta'nin ozelliklerini bilmiyordum henuz.
Ali'nin sozlerinin uzerinde fazlaca durmayarak biz ucumuz arabaya atladik, yola koyulduk.
Greta onde benim yanimda oturuyordu. Hans arka koltukta idi. Kopruden gecerken misafirlerime bogazi tanitmaya calistim, iyice yavaslayip sagdaki pencereden bogazi gostermek icin Greta'ya dondum ki ne goreyim. Zaten incecik askýlý elbisesi iyice bacaklarindan yukari dogru siyrilmisti. Bembeyaz bacaklarindan birini de kivirip kalcasinin altina almisti. Ýcinde kulotu yoktu. Bacaklarinin arasindaki amcigi tabak gibi ortadaydi. Bir kolunu da camin kenarina dayadigindan, arabanin rüzgari etkisiyle elbisesinin ust kismi de ruzgarda fir fir ediyor, memeleri de yandan gorunuyordu. Kadin sanki yanimda cirilciplak oturuyor gibiydi. Memelerinin taaa uclarina kadar bir acilip bir kapaniyordu. Greta icine sutyen de giymemisti. Yanimda sekse hazirlanan bir kadin vardi. Ben bogaz manzarasini anlatmaya calisirken Greta gozunu kirpmadan bana bakiyor, bir memelerime, bir bacaklarima, sonra dudaklarima goz gezdiriyordu. Kadin beni resmen gozleriyle yiyordu.
Hans da on koltuklarin arasina dogru sarkmis, bir bana, bir Greta'ya bakiyor, bogaz manzarasi ile hic mi hic ilgilenmiyordu.
Bu vaziyette Eminonune geldik, rabayi zar zor Ali'nin bir baska arkadasinin isyerinin yanina parkettik, iskeleye dogru yurumeye basladik.
Greta, aniden benim koluma girdi, yanimda kalcalarini sallaya sallaya yurumeye basladi. Hans arkamizdan geliyordu. Greta'nin kisacik ve askili elbisesinden gorunen bembeyaz bacaklari, kollari, yanlardan gorunen memeleri herhalde cok kisinin ilgisini cekiyor olmali ki, herkes bize bakiyordu. Ýkimizin ayaginda da sivri burunlu terliklerimiz vardi. Ýkimiz yanyana iskeleye gittik. Herkes bize sanki yol aciyordu.
Sonunda vapurun yan banklarinda yer bulup oturduk ki, asil basimiza is o zaman acildi. Greta oyle bir oturus oturdu ki, bacaklari ve amciginin o pembe dudaklarini iskelede bekleyenler rahat rahat gorebiliyorlardi. Butun iskele ahalisi yamyam gibi Greta'nin bacaklarinin arasina bakiyorlardi. Neyse ki vapur hareket etti de iskeledekilerin bakislarindan kurtulduk.
Greta hinzirca bana dogru dondu, kolunu omzuma atti, yanagima bir opucuk kondurdu.
Hans, anlamisti. Ýri govdesiyle hafifce one dogru egildi. Martilarin disindakilerin karýsýnýn bacak arasini gormesini engelledi. Ben de one dogru, bankin ucuna dogru oturdum. Ben de Greta'nin bembeyaz bacaklarinin vapurun benden tarafindakilerce gorulmesini engelledim. Greta bu kez de obur kolunu kocasinin omzuna atti, bacaklarindan birini vapurun demirlerine uzatti. Ruzgar da eklenince, bogaz vapurunda, Hans'la aramizda bacaklari kalcalarina kadar acilmis güzel karisi, gunes ve deniz, harika bir goruntu oldu. Greta'nin bacaklarina vuran yaz gunesi zaten sut beyazi olan teninin piril piril parlamasina yolaciyordu.
Greta'yi Hans'la birlikte iki yandan kem gozlerden sakindigimizi sanarken, arkamizdaki pencereyi hic dikkate almadigimiz birden ortaya cikti.
Hemen arkamizda bir pencere vardi ve pencere kenarindaki iki tesetturlu kiz butun manzarayi seyrediyorlardi. Ben, yan gozle bir onlara bakiyor, bir Greta'nin pembe amcigindan gozlerimi alamiyordum.
Tesetturlu kizlar da benim kadar etkilenmis olmalilar ki, hic konusmadan ayaga kalkmis, camdan Greta'yi seyrediyorlardi.
Greta, elini uzatti, benim elimi tuttu, bacaklarinin en ustune elimi getirdi, bastirdi. Tesetturlu kizlarin yüzleri kipkirmizi, agizlari acik, gozlerinde acik ve secik sehvet ile bize bakiyorlardi.