Category: Loving Wives Stories

Otobus

by mofilius©

Otobüs iyice kalabalıktı. Karım, ben ve durakta bekleyen öbürleri binince de, tıklım tıklım dolmuştu. "Bu sıcakta bir bu eksikti." diye düşünüyordum. Taksi çağırmadığımıza pişman olmuştum.

Otelimizin harika bir plajı vardı ama, kent merkezine biraz uzaktı. Genelde taksiyle gidiyorduk. Ama bugün karım otobüse binmek istemişti. Zaten durak otelin az ilerisindeydi. 15-20 dakikalık bir otobüs yolculuğunun, bizim için bir değişiklik olacağını düşünmüştüm.

Karım, yumuşak pamuklu kumaştan, açık mor renkte, kısacık bir etek giymiş, bluz niyetine de, beyaz bir atlet fanilesi geçirmişti sırtına. Etek kalçalarını ancak örtüyor, bluzu omuzlarıyla boynunu açıkta bırakıyordu. İnce beyaz kumaş memelerine yapışmıştı. Biraz dikkatli bakınca, meme uçlarının hafif koyuluğu bile farkediliyordu. Ayaklarına da, yüksek topuklu, beyaz, dekolte ayakkabılarını geçirmişti. Odadan çıkmadan önce elimi eteğinin altına sokmuş, çıplak kıçına küçük bir şaplak indirmiştim. Hiç bir zaman kilot kullanmazdı karım.

Durakta bekleyen 7-8 kişi vardı ve hepsi erkekti. Otelin kapısından çıkıp oraya doğru yürümeye başladığımızda karımın üstüne dikilen gözleri, otobüs gelene kadar, büyük bir açlıkla onu didik didik etmişti. Karım yürürken, eteği kalçalarının sallanmasıyla iki yana savruluyordu. Attığı her adımda da, memeleri titriyordu. Hak vermemek mümkün değildi adamlara.

Otobüsün arka sahanlığında, en dip köşeye sıkışmıştık. Yüzü bana dönüktü karımın. Çevremizdekilerin neredeyse tamamı erkekti. Kendime küfrederek, bu yolculuğun bir an önce bitmesini diliyordum. Üstelik bu kalabalık durmadan kendi dilinde konuşuyor, gürültü de ediyordu. İlk durakta inip, yolculuğun geri kalan kısmını taksiyle yapma fikrini tartmaya başlamıştım ki, karımın birden hafifçe irkildiğini farkettim. Yüzüne, kısa süren bir şaşınlık ifadesi de gelmişti. Merakla "ne olduğunu" sordum ona. Yüzünü biraz daha yaklaştırarak;

- "Biliyor musun sevgilim," dedi, "arkamdaki adam elini eteğimin altına soktu, kıçımı okşuyor."

İlk tepkim, karımın arkasında duran adama bakmak oldu tabii. İriyarı, buradaki bütün insanlar gibi esmer, şakakları hafifçe kırlaşmış siyah kıvırcık saçlı biriydi. 40 yaşlarında olmalıydı. Hiç oralı değilmiş havalarında, başka yerlere bakıp duruyordu.

- "Hala devam ediyor mu?" dedim karıma. - "Hem de nasıl. Tepki görmedikçe cüretleniyor ayrıca."

Karımın yüzüne baktım. Yanakları hafifçe kırmızılaşmışa benziyordu. Heyecanlanmaya başlamıştım. Kente otobüsle inmek, galiba o kadar kötü değildi. Hatta, bayağı eğlenceli olacağa benziyordu.

-"Ne yapıyor?" diye sordum karıma, "anlatsana bana." -"Kıçımı okşuyor. -"Hoşuna gidiyor mu?" -"Oh evet. Hem de çok."

Sikim kalkmış, taş gibi olmuştu. Biraz öne giderek karıma yaslandım. Vücudu bu temasla hafifçe titredi. Hafif bir sesle,

- "Ne güzel kalkmış sikin." dedi.

Bir süre sessiz kaldık. Vücutlarımız yapışıktı. Sonra karım,

- "Oh oh oh." dedi, "şimdi de elini bacaklarımın arasına soktu. Gittikçe azıyor galiba."

Karınlarımız hala birbirine yapışıktı. Ama karım bacaklarını biraz aralamış, kalçalarını hafifçe geri bükmüştü şimdi. Kendini düpediz sunuyordu, arkasındaki adama.

- "Ovvv, eli amımda artık... Avuçladı amımı... Ahhh nasıl mıncıklıyor. Öyle güzel ki..."

Acaba daha ne kadar ileriye götürebilirdi ki adam? Bu kalabalığın içinde neler yapabileceğini merak ediyordum doğrusu. Birden karımın ağzından küçük bir "ımmmhhh" çıktı.

- "Oh parmağını soktu amıma sevgilim... Parmağını soktu içime... Ah parmağıyla sikiyor beni sanki... Sikiyor sanki... Ah çok güzel..."

Başını omuzuma dayamıştı. Yüzü bana dönük, mırıldanır gibi anlatıyordu olup bitenleri. Gözleri yarı kapalıydı. Yaşadığı şeyden zevk aldığı belliydi. Ben de ondan pek farklı değildim doğrusu. Bir otobüsün kalabalığı içinde, hiç tanımadığımız bir adamın büyük bir cüretle karıma yaptıkları, beni son derece tahrik ediyordu. Sikim zonklamaya başlamıştı. Karım bu arada anlatmayı sürdürüyordu:

- "Belimi getirecek sevgilim... Ah öyle güzel sokuyor ki parmağını. Sik gibi tıpkı... Oh belimi getirecek sevgilim."

Birden vücudu küçük küçük sarsılmaya başladı. Gerçekten gelmişti beli. Durumu çevredekilere çaktırmamak için büyük güç harcadığının farkındaydım. Yoksa her zaman küçük çığlıklarla, inlemelerle getirirdi belini.

Titremeleri geçtikten sonra, bir süre sakin kaldı öylece. Başını omuzuma gömmüştü. Yeniden bana baktığında, gözgöze geldik. Her zaman sikildikten sonra yüzüne gelen ifade, şimdi de vardı. Ağzı hafif aralık, gözleri buğulu, yanakları kırmızı. Öyle bir ifadeydi ki bu, 80 yaşındaki bir erkeğin bile sikini kaldırabilirdi. Sikildikçe güzelleşir, sikildikçe daha tahrik edici, daha sikilesi olurdu hep.

Şimdi de öyleydi.

Onu seyretmeye fazla vakit bulamadım. Çünkü, ben herşey bitti sanıyordum ama, yanıldığım neredeyse anında çıkmıştı ortaya. Sakinleştiğini düşündüğüm karım yeniden hareketlenmişti bile. Gözlerimdeki merakı okumuş olmalı ki;

- ``Bırakmadı beni sevgilim.'' dedi, ``Hala eli amımda. Hala mıncıklıyor beni.''

Aslında şaşılacak bir yanı yoktu bunun. Çünkü belini getiren adam değil karım olmuştu. Bu nedenle, devam etmek istemesi normaldi. Başımı hafifçe uzatıp, karımın arkasından adama bakmaya çalıştım. Hala çevreye hiçbir şey çaktırmadan öylece duruyordu. Belli ki deneyimli biriydi. Üstelik, karımı yeniden heyecanlandırmış, kendini tekrar kaptırmasına ve kalçalarının baştaki gibi hafifçe geriye bükülüp, belli belirsiz çalkalanmaya başlamasına neden olmuştu bile. Elimden geldiğince alçak bir sesle;

-``Anlatsana bana.'' dedim. ``Ne olup bittiğini merak ediyorum...'' - ``Parmağı hala içimde.'' diye yanıtladı karım. ``Sokup çıkarıyor devamlı...''

Kendini iyice bırakmış, duyduğu zevkin tadına varıyordu. Karnı, artık iyice taş gibi olmuş sikime sımsıkı yaslanmıştı. Gözleri yine yarı kapalıydı. Onu seyretmek, daha da çok tahrik olmama neden oluyordu. Birden hafif bir ``Immhhh'' kaçırdı karım ağzından:

- ``Ah sevgilim, şimdi bir parmağıyla da götümle oynamaya başladı. Ohhhh çok güzel.''

Sanki mümkünmüş gibi, daha da çok tahrik olmuştum şimdi. Karımın götünün, tüm vücudunun en hassas yerlerinden biri olduğunu biliyordum. Gözlerimin önünde, esmer ve kaba bir parmağın, o küçük ve pembe deliğe bastırışının resimleri uçuşuyordu. Karım;

- ``Ohhhh, şimdi de parmağını götüme soktu sevgilim.'' dedi. ``Oh götüme soktu. Ohhhh parmağını götüme.....''

Vücudu yeniden sarsılmaya başlamıştı. Tekrar belini getiriyordu. Gözleri yine kapanmış, başı yeniden boynuma gömülmüştü. Benim sikim de, çatlayacak hale gelmişti artık.

Neredeyse aynı anda, otobüsün içinde bir kıpırdanma da başlamıştı. Camdan dışarı baktığımda, kent merkezine gelmiş olduğumuzu farkettim. İnmemiz gerekiyordu. Ayrıca, bu küçük macerayı fazla uzatmamakta da yarar vardı galiba. Karımın elini tutup ``Hadi inelim.'' dedim. Biz birden hareket edince, adam donup kaldı. Otobüsün basamaklarından inip, ayağımı kaldırımın üstüne bastığımda dönüp bakınca da, arkamızdan şaşkınlıkla bizi seyrettiğini gördüm. Sonra otobüsün kapısı kapandı ve yürüyüp gitti.

Şimdi en önemlisi, kendimi yatıştırmamdı. Sikim hala dimdik duruyor ve pantolonumun önünü kabartıyordu. Yapılabilecek tek şey, vitrinlere bakıyormuş gibi yapıp zaman kazanmak ve sikimin inmesini beklemekti.

- ``Zavallı sevgilim.'' dedi karım. ``Halin perişan değil mi? Otobüsteki adam da kimbilir nasıl perişandır şimdi. Düşünsene bir halini. Nasıl kalkmıştır siki kimbilir. Keşke kendimi siktirebilseydim ona...''

- ``Böyle konuşmaya devam edersen, sikimin inmesine imkan yok ki...'' diye yanıtladım karımı. ``Hep böyle vitinlerin önünde kalamayız. En iyisi biras sus da, kendime geleyim, olur mu?''

- `İyi o zaman. Sen burada dur, bende içeri girip şu ayakkabılara bir bakayım, olur mu?''

Önünde durduğum vitrinin ayyakkabılarla dolu olduğunu, ancak karımın bu sözlerinden sonra farkına varabildim. Sesimi çıkarmadım bu önerisine. O da yürüyüp içeriye girdi.

Vitrinin arka tarafı da camdı ve dükkanın içi olduğu gibi görülebiliyordu. Karımı, genç bir tezgahtar karşıladı. En çok 20-22 yaşlarında olmalıydı. Simsiyah ve kısacık saçları vardı. Kolları gibi, gömleğinin açık yakasından görünen göğsü de kıllarla kaplıydı. Yüzünde en sikici tebessümü ve tepeden tırnağa inceleyen bakışlarıyla, karımın karşısına dikilivermişti.

Bir süre ayakta durup birşeyler konuştular. Sonra birlikte vitrinin önüne kadar geldiler ve karım ona bazı ayakkabıları gösterdi. Tezgahtar başını sallayıp içeriye doğru giderken de, karım başını kaldırıp bana baktı. Yüzünde şeytanca bir ifade vardı. Sonra bana göz kırpıp dipteki divana doğru yürüdü ve yüzü bana dönük olarak oturup, beklemeye başladı. Ne olacağını anlamıştım. Bu karımın çok sevdiği ve her fırsatta oynadığı bir oyundu. İçimden bir küfür savurdum. Güya sikim insin diye bekliyordum bu vitrinin önünde ama, biraz sonra olacağını bildiğim şeyler sikimin inmesine değil, daha da çok kalkmasına neden olacaktı.

Fazla düşünmeme zaman kalmadan, tezgahtar genç elinde ayakkabı kutularıyla geri döndü. Daha karıma doğru yürürken, hali değişivermişti bile. Bacak bacak üstüne atmış oturuyordu karım.

Kısacık eteği, yalnızca kalçalarını örtüyordu.

Tezgahtar kutuları yere bırakıp, karımın önünde diz çöktüğünde ise heyecanı iyice belirginleşmişti artık. Aslında biraz bacak seyredeceğini umuyordu tabii ama, biliyordum ki, başına geleceklerden haberi yoktu. Biraz sola doğru kayarak, içeride olacakları daha iyi izleyebileceğim bir yer seçtim. Sonra da gözlerimi dikip, seyretmeye başladım.

Karım bacaklarını indirmiş, dizleri biraz aralık oturuyordu. Sonra ayakkabısını çıkarabilmesi için, sağ ayağını tezgahtara doğru uzattı. Bunu yaparken, doğal olarak biraz daha aralanmıştı bacakları.

Tezgahtarın hafifçe irkildiğini gördüm. Çünkü artık, karımın kilotu olmadığının farkına varmıştı. Kilot kumaşının olması gereken yerdeki bir tutum kumral kılı, ben bile görebiliyordum.

Tezgahtar ayakkabısını ayağından çıkarıp, içerden getirdiklerinin ilkini giydirirken de, karımın bacakları biraz daha ayrılmıştı birbirinden. Üstelik sağ ayağını hafifçe kaldırmak zorunda olduğu için, şimdi daha da öldürücü bir firikik veriyordu. Gözlerini, önünde diz çökmüş duran tezgahtarın yüzüne dikmiş dikkatle inceliyor, onun üzerinde yarattığı etkinin tadına varıyordu. İkinci ayakkabıyı denerken, bacakları daha da ayrılmıştı. Sonra ayağını kaldırıp, güya ayyakabıyı incelemeye başladı. Artık amı, olduğu gibi ortadaydı.

Tezgahtar donmuş gibiydi. Diz çökmüş öylece duruyordu. Gözleri, karımın amına kitlenmiş, kalmıştı. Eğer karım ona birşeyler söylemese, belki de saatlerce öylece kalıp, seyredebilirdi. Ama karım öbür ayakkabıları da denemek istiyordu.

Tezgahtarın bu işkencesi ya da göz banyosu 5 dakika kadar sürdü böylece. Sonra karım yeniden birşeyler söylemeye başladı ona. Adam bunun üzerine yeniden kendi ayakkabısını giydirdi karımın ayağına ve olduğu yerde hafifçe dönerek ayağa kalktı. Kasaya doğru yürürken, pantolonunun önünde meydana gelmiş kocaman kabarıklığı farkettim. Kasada çekmeceleri karıştırırken, karım da yerinden kalkıp önünü geldi. Sonra tezgahtar ona bir kart verdi ve karım yine birşeyler söyleyerek dükkandan çıkıp, yanıma geldi.

Bu arada, kalkmış sikimi indirebilmek için bu vitrinin önünde vakit geçirmeye çalışan ben de, eskisinden daha da çok kalkmış bir sikin kabarttığı pantolonumla onu bekliyordum. Ama tezgahtarın meraklı gözlerinden kaçmak da gerekliydi. Vitrinler boyunca ileriye yürüdük. Karım;

- ``Seyredebildin mi herşeyi sevgilim...?'' diye sordu.

- ``Sen ne orospusun, biliyor musun?''

- ``Tabii biliyorum...''

- ``Oğlanı duman ettin.''

- ``Yakışıklı ama değil mi? Gördün mü nasıl kalkmıştı siki??Biraz daha kalsam, yatırıp sikecekti beni. Ama hoşuma gitti doğrusu. Fırsatını bulsam verirdim.''

- ``O elindeki kart neyin nesi?''

- ``Aaa, koysana şunu cebine sevgilim. Dükkanın kartını aldım oğlandan.''

- `İyi de, ben ne olacağım bu arada? Şu halime bir baksana sen...''

Halim gerçekten kötüydü. Karım, gözleri pantolonumun önündeki kabarıklığa takılınca kıkırdadı:

- ``Senin için derhal birşeyler yapmam gerekiyor galiba...''

Aslında, derhal bir taksiye binip otelimize dönmekten başka yapabileceğimiz pek bir şey yoktu. Bunu karıma söylediğimde birden durdu ve yüzünü bana dönerek;

- ``Sen bir seks manyağısın kocacım...' dedi. ``Aklında beni hemen otele atıp sikmekten başka bir şey yok değil mi?''

- ``Evet haklısın yavrum. Tek istediğim seni otele atıp sikmek.''

- ``Bak bu olabilir... Yalnız sikilmeye taksiyle götürülmeyi kabul etmiyorum. Otobüsle gidelim....''

- ``Olanlar yetmedi sana değil mi? Yenisini istiyorsun yani...''

- ``Ne zararı var ki...? Alt tarafı biraz daha ellerler beni. Sen sikini sokmadan önce biri daha parmağını soksa amıma fena mı olur?''

- ``Canın mı istiyor yine?''

- ``Ahh hem de nasıl istiyor. Önce yabancı bir parmak, sonra da senin sikin girsin amıma istiyorum... Fena mı...?

Fena olmayacağı kesindi. Gerçi böyle bir şey mutlaka daha da çok tahrik olmama neden olacaktı ama, işte otelimize dönüyorduk. Odamıza çıkar çıkmaz, sorunlarım bitecekti. İtiraz etmeden karımla otobüs durağına gitmeyi kabullendim.

Sanki mümkünmüş gibi, bu seferki otobüs daha da kalabalıktı. Yine arka sahanlıktaydık ve kalabalığı elimizden geldiğince yarıp, kapının arka tarafında, borularla çevrilmiş bölüme sıkışmıştık. Aslında burada yalnızca bir kişi durabilirdi ama, biz üç kişiydik. Ben sırtımı kapıya doğru dönüp, borulara yaslanmıştım. Karım benim önümde ve yüzü bana dönük duruyordu. Onun arkasında da, köşeye sıkışmış halde bir adam vardı.

Bir süre hiç bir şey olmadı. Karım, gözlerimde uçuşan soru işaretlerinin farkındaydı tabii. Oraya sıkışır sıkışmaz kulağıma;

- ``Kıçım tam adamın kucağında sevgilim...'' diye fısıldamış, bir kaç dakika sonra da ``Oh siki kalkıp kazık gibi oldu.'' demişti.

Adamın esmer yüzünün kırmızılaştığını görüyordum. Bu arada karım olduğu yerde bir iki kımıldamıştı. Anlıyordum ki, o başdöndürücü kalçalarını adamın kucağına daha iyi yerleştirmeye uğraşıyordu. Benim sikim de karnına dayanmıştı. Merakla bekliyordum. Sonra karım;

- ``Hah.'' dedi. ``Biraz cesaretlendi galiba. Eli eteğimin altında... Ohhh kıçımı avuçladı işte...''

Biraz değil, bayağı cesaretlenmişti adam. Başkalarının görmesine imkan olmayan sağ kolu, durmadan hareket halindeydi. Benim bunun görmememin söz konusu olamayacağının da, herhalde farkındaydı. Karım anlatmasını sürdürüyordu:

- ``Kilotumun olmadığını anlayınca çıldırdı. Nasıl mıncıklıyor biliyormusun...? Ohhh siki de öyle güzel ki...''

Karımın kalçalarının hafif hafif oynadığını hissediyordum. Hem öne arkaya, hem iki yana doğru ufak ufak sallanıyorlardı. Adamın bana aldırdığı bile yoktu.

- ``Ahh kocacım, sikini pantolonundan çıkarmaya uğraşıyor galiba...'' diye mırıldandı karım birden. Bir an sonra da vücudu hafifçe titreyerek ekledi. ``Ohhh, bacaklarımın arasına soktu sikini... Çıplak sikini, bacaklarımın arasına soktu... Ah sikecek galiba beni... Ahh burada sikecek galiba beni.

Son derece heyecanlanmıştım. Acaba gerçekten böyle bir şey yapabilir miydi adam? Çevreyi çabucak inceledim. Kimsenin bir şeyin farkında olmadığı kesindi. Bir taraftan ben kapatıyordum onları. İki yanlarında otobüsün duvarları vardı. Dördüncü tarafta ise, sırtları bize dönük iki kişi duruyordu. Bu arada karım da, yine başını göğsümle boynumun arasına sokmuş, anlatmasını sürdürüyordu:

-``Bacaklarımın arasını sikiyor sevgilim... Oh tam apış aramda siki. İleri geri oynatıp duruyor. Amıma sürtünüyor her seferinde... Ohhhh öyle de kocaman ki siki... Hem uzun hem kalın.... Ahhh çok hoşuma gidiyor sevgilim... Ah ah ah sokmaya uğraşıyor. Oh sokmaya uğraşıyor... Ayy kaydı işte... Ooooo sokamıyor kocacım... Allah kahretsin... Uğraşıyor ama sokamıyor bir türlü. Pozisyonumuz iyi değil... Ya benim biraz öne eğilmem lazım, ya da onun dizlerini büküp doğru açıyı bulması...''

Karımın kalçaları artık kıpır kıpırdı. Kıvranıp bükülüyor, adamın sikini içine almaya uğraşıyordu;

- ``Oouuu şimdi de götüme dayadı sikini. Ama oraya hıç sokamaz ki... Oh ne güzel olur sokabilse ama, sokamaz ki....'' diyordu karım.

Sonra birden ağzından küçük bir ``Immhh'' çıktı ve vücudu titremeye başladı. Beli geliyordu. Bir süre kendine gelmesini beklemek zorunda kaldım. Neden sonra, olup biteni anlatabildi bana:

- ``Ahhh fışkırttı kocacım... Tam götümün deliğine dayayıp fışkırttı bellerini... Ohhh manyak bir şey bu... Götümün deliğine dayayıp fışkırttı...''

Bu arada adamda bir hareketlenme olmuştu. Toparlanıyordu galiba. Gözlerini bakışlarımdan kaçırıyordu. O ara otobüs durdu. Adam da hızla karımın arkasından sıyrıldı ve kalabalığı yarıp iniverdi aşağı. Şaşırıp kalmıştık. Düpedüz kaçmıştı adam. Bir süre konuşmadık. Sonra otobüs, otelimizin önünde durdu. Biz de indik aşağı.

Önce göz ucuyla kendi halime bir baktım. Hala çadır gibiydi pantolonumun önü. İnmesine fırsat bile olmamıştı ki. Sonra karıma baktım. Eteğinin arkasında hafif bir ıslaklık belirmişti. Sağ bacağının iç tarafından da, dizine doğru beller sızmıştı. Baktığımı görünce, o da farketti durumunu ve elini uzatıp, hafifçe sildi bacağını. Sonra da, parmaklarını yalamaya başladı. Gözleri, gözlerime dikilmişti.

- ``Oooh, çok güzelmiş tadı.'' dedi. ``Keşke ağzıma fışkırtabilseydi değil mi?''

Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Onu kolundan tutup, hızla otele doğru yürümeye başladım. Yukarı, odamıza çıkana kadar da bırakmadım. Beni daha çok tahrik edecek yeni bir şeyler bulacağından korkuyordum. Dayanacak halim kalmamıştı ve onu biran önce sikmek istiyordum.

Odaya girer girmez yüzünü bana döndü karım. Kapının önünde ayakta duruyorduk. Elleri bir anda pantolonumun kemeriyle boğuşmaya başlamıştı. Yalnızca bir kaç saniye sonra da, pantolonumla birlikte donum da dizlerime kadar düşmüş, karımın sıcacık eli, patlayacakmış gibi duran sikimi avuçlamıştı. Karım yavaşça önümde diz çöktü. Ağzı açıldı ve dudakları sikimin başına kapandı. Dili sikimin çevresinde durmadan dönüyor, aklımı başımdan alıyordu. Dayanamıyacağımı biliyordum. Kendimi koyverdim ve belim fışkırmaya başladı. Karım şimdi bir vantuz gibi emiyordu sikimi. Sanki bellerimi içimden çekip almak istemiş gibi hırsla emiyordu. Dizlerim titriyordu ve gözlerimi karımın zevkle hafifçe çarpılmış yüzünden alamıyordum. Tek bir damla bırakmayıncaya kadar emdi sikimi.

Sonra beni bırakıp aynanın önüne giti ve eteğini beline kadar sıyırıp, kıçını bakmaya başladı. Yavaşça sokuldum ben de, Apış arasının vıcık vıcık ıslak olduğunu görebiliyordum. Yeniden yere diz çöktü karım. Sonra öne eğilip göğsünü halıya dayadı. Götü havada duruyordu şimdi. Sağ elini önden getirip bacaklarının arasına sokmuştu. Önce amını avuçladı, sonra da orta parmağı götüyle oynamaya başladı.

- ``Görüyor musun nasıl fışkırtmış bellerini?'' diyordu bir taraftan da. ``Offf amma bolmuş beli değil mi...?''

Gerçekten de, sırıl sıklamdı karımın götü. Hafiçe peltelenmiş beyaz bellerin görüntüsü müthişti. Karım birden parmağını götüne sokuverdi.

- ``Immmhhh çok güzel... Ah n'olurdu sokabilseydi götüme... Sokabilseydi, ne güzel götümün içine fışkırtırdı bellerini... Ohhh çok güzel olurdu kocacım... Ohhh öyle güzel olurdu ki... Ohhhh... Ohhh... Hadi gel sevgilim... Hadi gel sen sik götümü... Sik istiyorum götüme... Hadi gel sok sikini götüme...''

Pantolonumu, donumu ve ayakkaplarımı aynı anda çıkardım ve karımın arkasına sokulup diz çöktüm. Parmağı, açılıp kendini bırakmış götüne girip çıkıyordu. Otobüsteki adamın belleriyle kayganlaşmış, tam sikilecek kıvama gelmişti. Bir elimle sikimi tuttum, öbürüyle de karımın parmağını götünden çektim. Sikimin başı götüne değdiğinde tüm vücudu titredi. Kalçaları kıpır kıpır oynuyor, çalkalanıyordu. Bastırmaya başladım. Önce başı koyboldu sikimin.

- ``Oh hadi sok sevgilim...'' diye inledi karım. ``Hadi sok n'olursun... Hadi geçir götüme... Ohhhh hadi geçir n'olur...''

Götü iyice gevşemiş, sikimi içine alabilmek için açılmıştı. Az sonra karnım, o yuvarlak, pürüzsüz, baştan çıkarıcı kalçalarına yapıştı. Taşaklarım, yapış yapış olmuş amının dudaklarını ezmeye başladı. İşte o zaman birden sıkışıverdi karımın götü. Alev alev yanıyor, hadife yumuşaklığındaki bir mengene gibi sikimi eziyordu. Sokup çıkarmaya başladım.

Category: Loving Wives Stories